Her birey çocukluğunda az veya çok ‘yaramazlık’ yapar. Bu yaramazlık davranışları çoğunlukla ebebeynler tarafından normal karşılanır.
Aslında bu hususta bir çizgi vardır, çocuk yaramaz değil hiperaktivite ve dikkat bozukluğuna(dehb) sahip olabilir.
Dehb’ye sahip bir çocuk ayrıntıları gözden kaçırabilir veya atlayabilir. Böylelikle okulda, derslerinde, etkinlik sırasında dikkatsizce hatalar yapabilir. Çoğu kez iş yaparken veya oyun oynarken dikkatini sürdürmekte güçlük çeker. Çoğu kez kendisiyle iletişim kurulurken dinlemiyor gibi gözükür. Günlük sorumluluklarını tamamlayamaz. Dağınık ve düzensiz çalışır, ardışık işleri yönetmekte güçlük çeker. Ödev sorumluluğundan kaçma eğilimi gösterir. Çoğu kez kalem, defter gibi eşyalarını kaybeder. Çoğu kez, günlük hayatında unutkanlık yaşar. Oturduğu yerde durmakta zorlanır, oturduğu yerde ellerini ayaklarını vurabilir ya da kalkabilir. Uygunsuz ortamlarda koşturabilir,bir yerlere tırmanabilir. Etkinliklerde sessiz durmakta zorlanır. Sessiz bir şekilde oyun oynayamaz. Sakin duramaz devamlı hareket halinde olur. Aşırı konuşma eğilimi gösterebilir. Sıra beklemekte zorlanır. Başkalarının sözünü keser ya da araya girer.
Bu gibi belirtileri gösteren çocuklar için ebebeynlerin üzerine düşen bir takım sorumluluklar mevcuttur. Çocuğun terapi görmesinin yanı sıra evde de ebebeynleriyle beraber etkinlikler yapmalıdır. Bu etkinliklerde çocuğun hem fiziksel hem de zihinsel olarak efor sarf etmesi önceliktir. Ebebeynlerin çocuğa harcadıkları bu etkinlik zamanları çocuğun sorumluluk bilincinin artmasına, sakinleşmesine ve okul başarısının artmasına olanak sağlayacaktır.
Ebebeynlerin farkında olması gereken başka bir konu ise çocuklarının hasta oluşu değildir. Ebebeyn ilgisi ve profesyonel destek ile çocuğun içerisindeki cevheri dışarı çıkartmanın gereksinimidir.
Şu zamanın yetişkinleri çocukluklarında bu tarz bir ilgiye sahip olmadan bir yerlere geldiler. Bu yüzden de bizim zamanımızda yoktu diye düşünerek gereksinim görmeyebilirler fakat bu zamanda teknolojinin gelişimiyle olanaklar artmışken kimse kendi çocuğunu diğer çocuklardan eksik görmek istemez. Günümüz çağında yaşayan çocukların eşit koşullarda büyümesi için her ebebeynin vakit harcaması bir zaruriyettir.
Unutmayın ki eskiden her çocuk eşit şartlarda büyürdü çünkü çocukların alabileceği özel bir destek yoktu. Şu zamanda ise bu destekler mevcut ve aileler çocuklarının geleceğini büyük oranda çizmektedirler. Öyleyse çocuktan şikayetçi olmak yerine, “Nasıl daha iyi olur?” sorusu alanında uzman psikologlarla çözümlendirilmelidir.
Sağlıklı Günler Dilerim.
Meliha Aysun KOZAL