14 Mayıs 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olmak için Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan’ın dışında tam 18 kişi müracaatta bulunmuş.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün makamına kimler de kendisini lâyık görmüş. Kendini bilen bir insan öz eleştiri yapmalı değil mi; “Ben bu makamı dolduracak donanıma sahip miyim?”
Bu arada sormakta haklısınız; bu güne kadar o makamda oturan kaç kişi buna lâyıktı?
Cumhurbaşkanlığı adaylığına müracaat edenlerin içinde bilinen isimler arasında; Ahmet Özal, Cem Uzan ve iki akrabası; Doğu Perinçek, Sinan Ogan ve Muharrem İnce de bulunmakta.
Doğu Perinçek… Vallahi bunca siyasetçi gördük ancak bu arkadaşın çizgisinin nereye kaydığını bir türlü bilemedik. Bir bakıyorsunuz yıllar önce PKK elebaşısından karanfil alıyor, bir bakıyorsunuz Atatürkçü oluyor, bir bakıyorsunuz CHP’ye yanaşıyor ve seçmeninden 100 bin imza koparıp 2018’de Cumhurbaşkanlığı’na aday oluyor. Bu nasıl bir hırstır ki yıllardır bitmiyor. Bu kez de AKP ve Erdoğan’a yanaşıp CHP’yi yerden yere vuruyor ve yine 100 bin imza peşine düşüyor. İddiası o ki seçim ikinci tura kalırsa kendisi Cumhurbaşkanı olacakmış. Gülmeyin, vallahi öyle diyor…
18 cumhurbaşkanı adayının içinde iki isim öne çıkıyor. ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan ve CHP’nin 2019 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı gösterdiği, şimdilerde Memleket Partisi’nin Genel Başkanı olan Muharrem İnce.
Sinan Ogan bir ittifakın ortak adayıdır ve Cumhurbaşkanlığı’na aday olması normaldir. Ama Muharrem İnce’nin, eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak dikilmesi normal değildir. İnce, burada hırslarına yenik düşmektedir. CHP onu 2018’de cumhurbaşkanı adayı olarak göstermiş, halk da destek vermiştir ki aldığı oy %30,67’dir. Ne yazık ki oyların sayımı bitmeden “Adam kazandı!” diyerek havlu atmış ve ortadan kaybolmuştur. Halkın verdiği oylara sahip çıkamamıştır.
2023 seçiminde ikici tura kalacağını ve %60 oyla Cumhurbaşkanı seçileceğini iddia eden Muharrem İnce, bunun böyle olmayacağının elbette farkındadır. Oy oranlarının bıçak sırtında olduğunu bilmemesi de mümkün değildir. Ancak Cumhur İttifakı bunu çok iyi bildiğindendir ki Erdoğan, binde bilmem kaç oya sahip Hüda-Par’ın ve Yeniden Refah Partisi’nin kapısını çalmaktadır. Bir oy bile o derece önemlidir yani…
Gazeteci Can Dündar, geçmiş seçimlerde Erdoğan’ın kazanmasının nedenini rakiplerinin dağınıklığına bağlamakta ve muhalefetin birleşerek kazanmayı öğrenmesinin tam çeyrek asır sürdüğünü söylemektedir.
Geçmiş seçimlere kısaca göz atmak gerekirse;
1994 yerel seçimlerinde merkez sağ ve merkez sol partiler ikişer adayla yarıştı. İstanbul’da merkez sağdaki ANAP ve DYP’nin iki adayının aldığı toplam oy oranı %37,86 idi. Merkez soldaki SHP ve DSP’nin iki adayının toplam oyu da %32,68 idi. Birbirleriyle didişirlerken ipi Refah Partisi’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan göğüsledi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Aldığı oy oranı %25,19 idi. Merkez sağ ya da merkez sol partilerden birisi adayını diğerinin lehine çekseydi bugün Erdoğan’ın belki de adı bile bilinmeyecekti. Sevdaları vatan değil de iktidar hırsı olan basiretsiz siyasiler Erdoğan’ı, bugüne kadar Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olan kişi haline getirdiler.
2019 yılına gelindiğinde muhalefet partileri birleştiler ve çok da bilinmeyen bir isim olan CHP Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ortak aday gösterdiler. Sonuç büyük bir sürpriz oldu ve Ekrem İmamoğlu %54,21 oyla tam 25 yıl sonra İstanbul’u geri aldı.
Aynı şekilde yine 1994 yılında Ankara için merkez soldaki SHP ve DSP’nin toplam oyu %34,5; merkez sağdaki ANAP ve DYP’nin toplam oyu ise %27 idi. Refah Partisi’nin adayı İ. Melih Gökçek %27,34 ile kazandı ve Ankara’yı tam 23 yıl yönetti. 2019 seçimde muhalefet partileri birleşerek CHP’li Mansur Yavaş’ı ortak aday gösterdiler ve Yavaş %50,93 oy oranı ile Ankara’yı 25 yıl sonra geri aldı.
1995’de aynı hata tekrar edildi. Merkez Sağ’ın toplam oyu %38,9, Merkez Sol’un toplam oyu ise %24.30 idi. Refah Partisi %21,4 ile iktidara geldi.
1994 yılı Türk siyasetinde ciddi bir kırılma noktasıdır. Karşı devrimin zaferidir. Ve bu zafer 29 yıldır sürmektedir. “Ben” merkezci partiler ve adaylar 1994 yılından bugüne kadar sergiledikleri basiretsiz tutumları nedeniyle ülkenin bir neslinin kaybolmasına, Cumhuriyet’in değerleri ile oynanmasına neden olmuşlardır. Atatürk’ün adını dağlardan taşlardan kazıyan zihniyetlerin yönettiği (!) Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurum ve kuruluşlarının sistemleriyle oynanmıştır. Ülkeye yerleştirilen milyonlarca mülteci, demografik yapısının değişmesi yolunda ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Tüm bunların yanı sıra yaşanan ekonomik kriz ve çifte deprem felaketi ile ülke her türlü tehdide açık hale gelmiştir.
Tüm bu gerçekler ortadayken geçmişteki hataları tekrarlamak ve Millet İttifakı’nın ortak adayının karşısına aday olarak çıkmak AKP’nin değirmenine su taşımaktır.
Muharrem İnce ve Sinan Ogan’ın alacakları oyların İyi Parti ve CHP’den geleceği öngörülmektedir. Bu iki adayın çekilmemesi laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin devamını tehlikeye atmak demektir. Adaylık konusunda ısrarcı olurlarsa, bu kez vatana sahip çıkmak seçmene düşecektir.
Vatan diye bir derdiniz varsa; çekilin!
Çekilin ki tarih sizi minnet ve şükranla ansın.
Tülay Hergünlü – SMMM