Şapka deyip de geçmemek lazımdır. Şapka bir giysi, bir tamamlayıcı olmakla birlikte, çok derin anlamlar da taşıyabilmektedir. Samsun kültüründe “sekiz köşe şapka” çok önemlidir. Sekiz köşenin her bir köşesinin bir anlamı vardır. Bir bütün olarak bu anlamlar; adamlığı, adam gibi adamlığı, insanlığı simgeler. Eğer bir kişi sekiz köşe şapka takmış ise; onun adam gibi adam olduğunu gösterir…
Şöyle bir araştırdığımızda; Söke merkez olmak üzere Aydın efeleri, Elazığ’da gakkoşlar ve Çarşamba merkezli olmak üzere Samsun’da bizim uşaklar sekiz köşe şapkayı geleneksel giysilerin bir tamamlayıcısı olarak takmaktadırlar. İster Efe, ister Gakkoş ve isterse Uşak’lardan olsun her üçü de yiğitlik, mertlik ile anılmakta ve bilinmektedirler.
Büyük Selçuklu’dan günümüze…
Sekiz köşeli şapkanın sekiz köşesindeki anlamlar; vatanseverlik, yiğitlik, mertlik, cömertlik, delikanlılık, alçakgönüllülük, dürüstlük, misafirperverlik şeklinde yüzyıllar ötesinden süzülerek gelmiştir. Tarihten gelen bu kültür hazinemiz artık İstanbul’a taşınmış ve burada yaşamakta ve yaşatılmaktadır.
Büyük Selçuklu’daki sekiz köşe yıldızdan şeklini aldığını, sembolize ettiğini düşündüğümüz sekiz köşe şapka, çok önemli bir simgedir. Samsunlular için aynı zamanda kültürlerin buluştuğu, sembolize edildiği baş tacıdır.
Samsun kültür-sanat günleri
Bu kadar güzel bir geleneğe, kültüre sahip Samsunluların; İstanbul’da da, Ankara’da da, Bursa’da da ve diğer şehirlerde de bu kültürü yaşatmasından daha tabii, daha güzel ne olabilir. İşte oluşturulan birliktelikler, kurulan dernekler, federasyonlar, konfederasyon sekiz köşe şapka misali bütünleşmelidirler. Mutlaka ve mutlaka kendi ayakları üzerinde duran, yaptığı etkinliklerle gücünü ortaya koyan, hemşerilerinin ve de bütün Türkiye’nin saygısını kazanan güçlü bir ses çıkarabilmeliyiz.
Amacımız memlekete ve millete hizmet etmektir. Kişilere takılıp kalmamak lazımdır. Kişiler gelip geçicidir. Kalıcı olan hizmetler ve kurumlardır. Her taş yerinde ağırdır. Bulunduğumuz bölgede güçlü ve etkin olmalıyız. Gerektiğinde temsil edecek kişileri de yine her bölge kendi arasından seçmeli ve önererek arkasında durmalıyız. Taşıma suyla değirmen dönmez, dönse dahi un yapmaz, yapsa dahi o undan ekmek olmaz…
Bu arada, son bahar, hem hasat zamanı ve hem de eğlence zamanıdır. İstanbul’da, Ankara’da, Bursa’da ve diğer illerde Samsun Kültürü’nün yaşandığı, yaşatıldığı etkinliklerin yapılmasını bekliyoruz. Güç etkinliktedir. Etkinliği olmayan bir şeyin gücü de yoktur…
Diyarbakır Anneleri’nin yanındayız
Diyarbakır’da HDP İl Başkanlığı önünde evlatları için oturma eylemi yapan Diyarbakır Anneleri’nin yanındayız. 2004 yılında İstanbul’da STK’lar olarak Samsun ile Diyarbakır’ı kardeş şehir ilan etmiştik. Bu gün gönlümüz Diyarbakır’da “Diyarbakır Anneleri” ile beraberdir. Atılan bu adımı, çok anlamlı ve yerinde buluyoruz. Milletten, memleketten yana olan herkesin de bu adımın yanında olması gerektiğine inanıyoruz.
Türkiye’ye düşmanlık besleyenlerin ve iş birlikçilerinin her fırsatta meydanlara çıkarken; devletimiz, milletimiz aleyhinde duruşlar sergilerlerken şimdi hiçbir ses çıkartmamaları oldukça manidardır. İşte çok net bir şekilde görülmektedir ki; kim dost, kim düşmandır.
Unutmayalım ki; biz devletimizden, milletimizden tarafa, tarafız. Günlük siyasetin ötesinde, devletin başı olarak Cumhurbaşkanımızın yanındayız. “Recep Tayyip Erdoğan gitsin de, Türkiye’de batarsa batsın” diyenler; işte Diyarbakır Anneleri’nin, Kandil’i ve onların destekçilerini bitirecek, bu çok anlamlı direnişinin yanında olamayanlar ve hatta karşı olanlardır. Dostu düşmanı tanımak açısından ibretle, esefle; ama ders çıkartarak görelim…