İki haftalık tatil için Samsuna geldim. Canik ilçesi Gürgenyatak (Köyü) Mahallesi’nde, kendim inşa ettiğim ağaç evdeyim. Rakım 555, kuş ucuşu denize uzaklığım 3.5 km. Bütün Samsun, Ünye’ye kadar Çarşamba ve Çarşamba Ovası; diğer yandan, Bafra ve Bafra Ovası ile gözümün alabildiğince, Kırım’a doğru Karadeniz gözlerimin önünde duruyor. Son zamanlarda yoğun yağışlar sonucu oluşan seller, heyelanlar, su taşkınları zihnimi meşgul ediyor.
Ovalara kurulan sanayi sitelerine, su yataklarına inşa edilen yerleşimlere, sahil boyunca su seviyesi yüksek olan; yumuşak zeminlerde yoğun bir şekilde inşa edilmiş yüksek binalara bakıyorum. Şehir planlaması ve sağlam zeminlerde güvenli şehirler kurulması adına, akla ziyan her yanlışın üst üste yapıldığına üzülerek şahit oluyorum. Keşke diyorum, Samsunu yönetenler, Samsun adına bir şeylere karar verenler, gelip öncelikle şu benim ağaç evden şehri bir görseler, inceleseler…
Şehri geriye doğru çekmeliyiz…
Yağmur yoğunluğuna, akan suyu toplayıp kontrol edecek barajlar, göletler yeterli değil. Su yataklarına, taban arazilere, deniz seviyesine yakın ovalara yapılan binalar her yağışta ister istemez büyük tehlikeler oluşturuyor. Hem mal kayıpları ve hem de can kayıpları oluyor. Maalesef Samsun, yanlış yapılaşmanın, yanlış planlamanın bedelini, acı bir şekilde ödüyor.
Çözüm, gelecek yüz yılı ve daha sonrasını da düşünerek yapılacak planlama ve bu planlamaya göre şehrin yeniden konuşlanmasıdır. Sağlam zeminlerde güvenli yerleşimler kurmak, işin esasıdır. Bunun için şehri dere yataklarına, ovalara, sahillere doğru değil arkaya doğru, sağlam zeminlerin olduğu sırtlara doğru çekmek gerekiyor.
Samsun, sağlık, eğitim, spor ve turizm ağırlıklı bir şehir olarak planlanmalıdır. Bu meyanda, tarımsal üretim, ticaret ve yerel potansiyeli azami ölçüde değerlendirecek destekleyici unsurlar dikkate alınmalıdır. Samsun’dan; birisi bugünkü Samsun- Ankara, İstanbul karayolu ve diğeri de Canik Toptepe’den başlayıp Gürgenyatak,Gökçepınar, Asarcık ve Ladik üzerinden Adana’ya doğru uzanan, iki noktadan; tarihi İpek Yolu sahile iner. Bu iki ana hat, Samsun’u Anadolu’nun içerlerine bağlaması açısından planlamalarda da kullanılmalıdır.
10 milyon insan için…
Bulunduğu rakım ve hakimiyet açısından, bu iki yoldan, doğudaki güzerkahta yer alan iki nokta önemlidir; Gürgenyatak (Bafra ve Çarşamba’yı aynı noktadan görebilen şehir merkezine ve sahile en yakın noktadır, Valilikten içeri doğru 5 km kadar), Gökçepınar (sahile doğru inen yüksekliklerin denizi görebildiği ufuk noktasıdır, Valilikten içeri doğru 10 km kadar). Mevcuttaki, Samsun’u Bafra ve Çarşamba ile bağlayan yola bir hilal şeklinde bağlanacak 1. Kuşak yol; 19 Mayıs Üniversitesi bölgesinden başlayıp, şehirlerarası otogar, Şehir Hastahanesi, Gürgenyatak Samsun Üniversitesi Canik Kampüsü, Hava Alanı güzerkahına planlanmalıdır. Bu yol hem şehrin ulaşımını çok rahatlatacak, hem şehrin yukarıya doğru gelişmesini sağlayacak ve sel baskısından kurtaracak ve hem de hizmet alanlarına çok daha kolay erişilmeyi sağlayacaktır.
İkinci hilal, Gökçepınarı merkezli, yine Bafra ve Çarşamba’ya daha yakın bölgelerden bağlanması planlanmalıdır. Bu yol; şehrin gelecek yüz yıl ve ötesine taşıyacak bir planlama ile yapılandırılmalıdır. Sağlık, turizm, eğitim, spor, sanayi siteleri vb planlamalar yer almalıdır. Özellikle ovaları, yapılaşma baskısından kurtaracak düzenlemeler yapılmalıdır. 10 milyon insanın rahatlıkla yaşayabileceği bir planlamadan söz ediyorum. İskan, üretim-tüketim, istihdam vb. her türlü ihtiyacın yarinde karşılandığı bir yapılanmayı hayata geçirmeyi amaçlıyor.