Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aydın, “İlk ve orta öğretim kurumlarında yaklaşık 25 bin diyabetli çocuk var.” dedi.
Okul çağındaki diyabetli çocuklar hakkında bilgiler veren Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aydın, “Şeker hastalığı, çocukluk çağında en sık görülen kronik hastalıktır. Eski dönemlere ait ne yazık ki elimizde çok net veriler yok, ancak sıklığının giderek arttığını söyleyebiliriz. Tam net bir rakam veremesek de, okullarda yaklaşık 25 bin diyabetli çocuk var. Her yıl bin 500 kadar yeni diyabetli çocuk bu gruba katılıyor. Toplumdaki farkındalığı artması ile yeni tanı alan hastaların diyabetik komaya girmeden hastaneye ulaşmaları en büyük isteğimiz.” dedi. ‘DİYABET ASLINDA ÇOK FAKTÖRLÜ BİR HASTALIKTIR’ Diyabetin ortaya çıkmasında birçok faktör rol oynar. Genetik olarak kişisel yatkınlık söz konusudur. Ancak bu durum bilinen kalıtımsal hastalıklar gibi değildir. Aileler bir çocukları diyabetli olunca diğer kardeşleri hakkında endişe duyuyorlar, ancak yüzde 95 olasılıkla diğer kardeşlerinde ortaya çıkmayacağını söyleyen Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aydın,“Genetik yapısı diyabet yatkın olan çocuklarda gripal enfeksiyonlar, kullanılan bazı ilaçlar, katkı maddesi içeren raf ömrü uzun paket gıda tüketimi gibi etkenlerin etkisiyle tetik çekiliyor ve hastalık aşikâr hâle geliyor. Yoksa belirgin bir kalıtımsal durumdan bahsedemeyiz. ” diye konuştu. ‘HAZIR GIDALARI TERCİH ETMEYE BAŞLADILAR’ Çocuklar arasında Tip 2 diyabetin de giderek arttığını söyleyen Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aydın, Tip 2 Diyabete sebep olan en büyük faktörün, hareketsiz yaşam ve obezite olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Murat Aydın, “Çocuklar artık sokaklarda ve parklarda oynamak yerine ekran başında zaman geçiriyorlar. Buradaki en büyük sorun televizyon, bilgisayar ve akıllı telefonda geçirilen hareketsiz zamanın fazla olması. Değinmemiz gereken diğer husus ise evlerdeki yemek alışkanlıklarının değişmesidir. Günümüz koşullarında çalışmak zorunda olan ebeveynler zaman kısıtlılığı gibi nedenlerden dolayı mutfaklarda çabuk hazırlanan hazır gıdaları tercih etmeye başladılar. Eski tencere yemeklerine rağbet azaldı. Hazır gıdaların içerisinde ise lezzeti arttırmak için bol miktarda şeker ve yağ oluyor, bozuk beslenme alışkanlıkları hareketsiz yaşam biçimi ile birleşince obezite ve diyabet gelişebiliyor.” şeklinde konuştu. ‘DİYABETTE YEMEK SIRASINDA YASAK YOKTUR’ Diyabet için çok özel bir diyetin olmadığını, sağlıklı bir birey nasıl besleniyorsa, diyabetli çocukların da öyle beslenmesi gerektiğini dile getiren Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aydın, “Tüm çocuklar şekerli ve rafine gıdalardan, gazlı içeceklerden, ambalaj içerisinde olan gıdalardan ve özellikle içerisinde tatlandırıcı olan gıdalardan uzak durulmalıdır. Tip-1 Diyabette yemek sırasında yasak yoktur, önceden hesaplamak ve insülin dozunu ayarlamak kaydıyla yemekte tatlı yiyebilirler. İnsülin dozunu ayarlamak için yemek öncesinde, diyabetli çocukların mutlaka kan şekerlerini ölçmeleri gerekir. Yapılacak insülin dozunun yediklerini karşılaması ve o anda kan şekeri yüksek ise düşürülmesini sağlaması gerekir. Buna uygun insülini yapıp istediklerini yiyebilirler. Çok küçük çocuklar hariç ara öğün almamalarını ya da az miktarda yemelerini öneriyoruz. Çünkü ara öğünleri öncesi insülin yapmamış oluyorlar. Diyabetliler dahil tüm çocukların mutlaka sağlıklı beslenmesini ve ev yemekleri yemesini öneriyoruz. ”dedi. ‘ÖZELLİKLE ÇOCUKLARINIZI SPORA YÖNLENDİRİN’ Öğretmenlerin diyabet konusunda çekinmemeleri ve çocuklara destek olmaları gerektiğine dikkat çeken Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aydın “Çocuklar zamanlarının büyük bir çoğunluğunu okulda geçiriyor. Dolayısıyla, ailelerin ve okulların üzerine düşen görev oldukça önemli. Derneğimizin de katkıları ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yürüttüğü ‘Okulda Diyabet’ programları var. Çünkü diyabet bir hastalık bile değil. Diyabetli çocukları kan şekerleri diğer çocuklardan farklı olarak daha sık yükselip düşebilir ama bu durumlarda yapılacak işlemler basittir. ”Okulda Diyabet” programları dâhilinde verilen kısa eğitimler ile kolayca önlem alınabilir. Öğretmenlerimizden de bu konuda destek bekliyoruz. Zaten çocuklarımızın çoğu böyle durumlarda yapılacakları kendileri halledebiliyorlar. Ailelerden hazır gıdalardan çok tencere yemeklerine ağırlık vermelerini ve özellikle çocuklarınızı spora yönlendirmelerini istiyoruz. Çünkü spor sırasında kan şekerinin düzenlenmesi çok daha kolay olacaktır.” ifadesini kullandı. Köksal ÖNER