Rusya tehlikesine karşı Ukrayna kendini güvence altına almak amacıyla, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü(NATO)’ya girmek istiyor. Amerika öncülüğündeki NATO, Rusya sınırlarına doğru genişliyor. Sovyet Rusya kontrolündeki eski doğu bloku ülkelerinin hemen hemen tamamı NATO’ya alındı. Şimdi de Rusya’nın burnunun dibindeki Ukrayna’da NATO üyesi yapılmak isteniyor.
Rusya, Ukrayna’nın NATO ya girmesini istemiyor. Savaş öncesi Rusya, sadece Ukrayna’nın doğu bölgesinde, Rusya sınırındaki Donbas ve Luhansk bölgelerinde yaşayan Rusların güya güvenliğini sağlama (!) gerekçesiyle Ukrayna topraklarını işgal ediyor.
Savaş başladıktan sonra Rusya Devlet Başkanı Putin asıl taleplerini şöyle sıralıyor:
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal gerekçesi 7 Haziran 1945’te, Türkiye’den boğazlar ile Kars ve Ardahan’ı istemesini hatırlattı. Türkiye, Rusya’nın bu taleplerini reddetti. Rus tehdidinden kurtulabilmek için NATO’ya katılma başvurusunda bulundu. Ancak Türkiye’yi NATO’ya almadılar.Rusya Türkiye’nin NATO üyeliğinin “Rusya’nın yanı başına nükleer başlıklı füzeler yerleştirmek anlamına geleceğini ve ülke için bir tehdit olacağı sebep gösterip talebinde ısrar etti.
Bu süreçte 26 Haziran 1950’de Kore Savaşı patlak verdi. Türkiye, NATO’ya girebilmek ümidi ile ABD’den sonra Kore’ye asker gönderen ilk ülke oldu. Türk askerinin Kore’de akıttığı kan karşılığında Türkiye NATO’ya kabul edildi.
Amerika öncülüğündeki AB bloku ülkeleri Rusya ile savaşa girmekten çekiniyorlar. Hava sahalarını Rusya’ya kapattılar, ekonomik yaptırım yanında kültürel ve sportifyaptırım da uygulamaya başladılar. Türkiye, AB üyesi olmadığından bu yaptırımlara henüz katılmadı.
Rusya,” yaptırım yapan ülkeleri savaşa girmiş sayılır”diyerek yaptırımların savaş sebebi sayacağını ifade etmektedir. Amerika’nın baskısı ile NATO üyesi ülkelerin deRusya’ya karşı yaptırım yapması istenmektedir. Rusya – NATO zıtlaşmasının Türkiye’nin bölgesel rolünü zorlaştıracak gibi görülmektedir.
İsrail Cumhurbaşkanının 14 yıl aradan sonra Türkiye’ye gelmesi, Amerika Başkanı Biden Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi, NATO genel sekreterinin Antalya’ya gelip Erdoğan ile görüşmesi, Avrupa Birliği yetkililerinin son günlerdeki Türkiye ziyaretleri,Almanya Başbakanı ile Yunanistan Başbakanının gelecek hafta Türkiye’ye gelme hazırlığı yapması bence pek hayra yorumlanacak bir gelişme değil. Bu diploması trafiği beniendişelendirmektedir.
Acaba Türkiye’den neler istediler? Ne teklif ettiler? Ne talebinde bulundular? Neyi dikte etmek istediler?
Türkiye’nin ağzına bal çalmak için neleri vaat edecekler? Belki F-35 Projesi, belki F-16 Savaş Uçaklarının yenilenmesisözünü verebilirler. AB Bloku ile Amerika, Türkiye’ye ne kadar söz verdilerse de sözlerinde hiç durmadılar. Amerika’da devlet işleyişinde Başkanın sözü yeterli olmuyor. Verilen sözlerin meclis ve senato tarafından da onaylanması lazım.
Türkiye, II. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi aktif tarafsızlığını korumalıdır.
NATO’nun karar alabilmesi için üye devletlerin tamamının evet demesi gerekir. Bir üye devlet hayır derse o karar alınamaz. Başta Amerika olmak üzere NATO, Rusya’ya karşı hava sahasını kapatın, Rusya’dan petrol, doğalgaz almayın baskısı yapsalar dahi Türkiye hayır demeli, kararı veto etmelidir..
Türkiye’yi yaptırıma katılma konusunda ikna edemezlerse, NATO ülkeleri, en kötü senaryoya göre Türkiye’yi NATO’dan çıkarmak isteyebilirler. Ama Türkiye NATO’dan da çıkmamalıdır. NATO’da kaldığı sürece veto hakkına sahip olur. Türkiye, diplomatik hamleler ile bu krizi aşabilmelidir.
Türkiye’nin NATO dışına çıkarılması halinde, Amerika ve AB Bloku, Türkiye’de bir iç karışıklık çıkarıp Birleşmiş Milletler kararı ile Türkiye’ye müdahale etme ihtimalini de düşünmek gerekir. Sade vatandaş olarak benim aklıma bunlar geliyorsa, Türkiye’nin 5 bin yıllık devlet tecrübesinin, devlet geleneğinin, derin ve geniş düşünen değerlerinin, bölgesel ve evrensel analizler yapacağına, her türlü olaylar karşısında alınacak tedbirlerin simülasyonunu yapıyor olduklarına inanmaktayım.
Amerika, Rusya’dan petrol ve doğalgaz alımını güya yasakladı. Amerika, petrol üreten ve petrol kaynakları zengin olan bir ülkedir. Amerika petrol ihtiyacının ancak %1’ni Rusya’dan alıyor. Almasa da olur. Amerika’nın tuzu kuru.
Türkiye, enerjisinin yaklaşık %60’sını Rusya’dan karşılıyor. ABD ve AB Bloku baskısı sonucu Türkiye, Rusya’ya ambargo koyması halinde; Rusya petrol ve doğalgazı kesebilir veya fiyatını 5 katına çıkarırsa Türkiye ekonomisi bundan çok kötü etkilenir. Türkiye’deki akaryakıt ve doğalgaz faturaları ödenemez hale getirir. Var olan hayat pahalılığı çekilmez hale gelir ki hiç bir iktidar buna dayanamaz.
Rusya ve Ukrayna’dan beklenen turistler gelmezse Türkiye’nin 7 milyar doları bulan turizm gelirleri de düşer. Döviz gelmeyince kur, dolar yükselir. Ekonomi allak bullak olur. Derin ekonomik istikrarsızlık, siyasi istikrarsızlığı doğurur ki birçok hükümetin bu yüzden koltuğundan olduğuna şahit olduk.
Türkiye, en çok sebze ve meyvelerin çoğunu Rusya ve Ukrayna’ya satmaktadır. Eğer Rusya meyve ve sebzeyi satın almaz ise perişan haldeki Türk çiftçisi– köylüsünün hali harap olur. Çiftçi malını satamaz ise borcunu ödeyemez. Ödeyemeyince de iflaslar başlar.
Türkiye buğdayın çoğunu Rusya ve Ukrayna’dan almaktadır. Her iki ülke de buğday satmaz ise Türkiye’deki ekmek fiyatları 5 katı kadar artar, millet ekmek alamaz hale gelir. En temel gıda olan ekmek alınamaz hale gelirse millet aç kalır. Aç kalan milletle 2023 seçimine gidilemez.
Türkiye Ayçiçek yağının çoğunu Rusya ve Ukrayna’da almaktadır. Ayçiçek yüklü gemiler 10 gün Rus limanlarından çıkamayınca Türkiye’deki Ayçiçek yağının fiyatının bir anda 2 katına çıktığını gördük. Savaş fırsatçıları hemen Ayçiçek yağını saklamaya, karaborsa yapmaya, stoklamaya başladılar.
Mobilya sanayimizin hammaddesi olan keresteyi Rusya’dan alıyoruz. Kereste alamaz isek, mobilya üretimimiz ve mobilya ihracatımız olumsuz etkilenecektir. Bu sektörde çalışanlar işsiz kalacak. Mevcut işsizliğimize bir de bunlar eklenecektir.
Bence en önemlisi: Ukrayna’dan savaş uçağı ve SİHA motorlarının alımı ile ortak yapımı projeleri zora girer. Rusya’nın Ukrayna’daki savaş uçağı motoru üreten fabrikayı bombalaması Türkiye’yi olumsuz etkiler. Gururla övündüğümüz yerli ve milli savunma sanayimiz darbe almış olur.
Ne Amerika ne Rusya önce Türkiye gelir.
Kurtarıcımız ve kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “ Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesine bağlı kalmanın faydasını göreceğiz.
En kötü barış en haklı savaştan daha iyidir.
Türkiye’nin diplomatik hamlelerle bu krizi aşabileceğine inanmaktayım.
Namık Kemal YILDIZ