Rahmetli Muhsin Başkan menfur suikaste kurban gitmeden yaklaşık bir ay kadar önce yaptığı bir Samsun ziyaretinde benim de içerisinde bulunduğum bir özel kahvaltı programında bir gurup arkadaşa, üzerinde yoğunlaştığı son projesinden bahsetmişti.
Gerçekleştirmek için olağanüstü bir gayret sarfettiğini ifade ettiği proje şu idi;
Türkiye de sağdan sola ,ne kadar gurup , cemaat ve tarikat varsa, hepsinin temsilci, lider veya şeyhine gitmiş, görüşmüş.
Demiş ki,
Ya arkadaşlar, Allah bizi birbirimizle savaşalım diye mi yarattı?
Elin Abd si, 72.5 milleti vatandaşlık şuuruyla birbirine bağlamış, tek millet yapmış.
Dilleri ayrı,renkleri ayrı,ırkları ayrı bu insanlar birlik oluyor, vatandaş oluyor,kardeş oluyor da, biz aynı milletin evlatları,ayni dinin mensupları olarak nasıl kardeş olamıyoruz?
Hep böyle birbirimizle kavga ederek düşmanlarımızı sevindirmeye devam mı edeceğiz?
Demişler ki,
Muhsin başkan, biz de bu durumdan rahatsızız.Ama nasıl çıkacağız bu kaosun içinden?
Birliğimizi ve kardeşliğimizi nasıl tesis edeceğiz?
Muhsin Başkan demiş ki,
Bakın, Ben islama inanmış bir Türk milliyetçisiyim.Allah bana imkan verir de,iktidara gelirsem,inançlarıma uygun bir sistem kuracağım.
Ancak,
Sen marksist, ateist bir insan mısın, inandığın gibi yaşıyacaksın.inandigın değerlerini çocuklarına, ailene aktara bileceksin.
Alevi misin kardeşim.Mezheb anlayışına uygun olarak çocuklarını ve aile efradını eğiteceksin.Kimse sizi ayıplayamıyacak.Öteki olarak göremeyecek…
Siz de diyorsanız ki;
Ey Muhsin Yazıcıoğlu!
Biz marksist bir düzen kuracağız.
Ya da alevi mezhep anlayışına uygun bir sistem oluşturacağız.
Ancak, sen de sünni geleneğe mensup bir müslüman olarak bizim düzende hiç bir baskıya maruz kalmadan yaşayabilecek, çocuklarına kendi inanç ve anlayışını verebileceksin, bu ülkenin onurlu bir vatandaşı olacaksın.
Gelin , el sıkışalım, kucaklaşalım.
Birbirimize dogrulttuğumuz oklarımızı hep birlikte düşmanlarımıza çevirelim.
Birbirimizin kafasını vurduğumuz baltalarımızı gömelim.
Vatandaşlık şuuruyla kucaklaşalim ve muhteşem bir birliktelik oluşturalım.
Hepsi de bu teklife olumlu bakmışlar.
Demişler ki,başka çaremiz yok Muhsin Başkan.
Biz sana 180 derece zıt bir düşünceye sahibiz.Ama senin, Sözünün eri bir karaktere sahip olduğunu biliyoruz.Sen verdiği sözü yerine getiren bir insansın.Biz bundan eminiz.Seninle bu kardeşlik ve vatandaşlık taahhüdüne varız…
Birinci , görüşme bu şekilde olumlu olarak tamamlanmış.
İkinci görüşmeyi hep birlikte uygun bir salonda yapmak için kavilleşmişler.
Hepsi birlikte ortak bir mutabakat metni yazarak,altına imza atıp yayınlamak üzere birbirlerine söz vermişler.
Bu görüşmelerin,sonuçlanıncaya kadar basından gizli kalması hususunda da anlaşmışlar.
Çünkü Fitne merkezlerinin, milletin birlik şuuruna kavuşmasından korkanların bu teşebbüsü duymasının sakıncalı olacağını öngörmüşler.
Maalesef, Muhsin Başkana kurulan menfur suikast , bu kardeşlik ve kucaklaşma teşebbüsünü akamete uğratmış…
Düşmanlar uyumuyor demek ki…