Yiğit Adam,
Anadolu nun esmer yağız delikanlısı.
Sende,ilahî aşkla yıkanmış nasıl bir yürek vardı ki,29 yıl önce,Mamak zindanlarında,Bir metrekarelik o beton hücrede şehid olacağın yeri,o andaki hava şartlarıni,çevrendeki peygamber çiçeklerini,yarpuz ları bildin.
O,nasıl bir yurekti ki,anadolu gençliğinin yüreğine vatan sevgisini,insan sevgisini,birlik ve beraberlik şuurunu,idealler uğruna mücadele etmeyi,peygamber ahlakına hayatımızı uydurarak yaşamayı öğrettin.
Sana diyorlardıki,
Neden tekkeyi beklemedin.Tekkeyi bekleyen çorbayı içer”
Sen de onlara demiştin ki,
“Biz Tekke ye çorba içmeye gelmemiştik ki Allah rızası için gelmiştik”
Yine o çok akıllılar sana,
Bu kadar doğrucu olma.Siyasette önemli olan inandırıcı yalanları söyleyebilmektir”.
Sen de onlara demistin ki,
” Biz bu ülkede yalan söylemeden de siyaset yapılabileceğini öğreteceğiz.Asla yapamiyacağimiz bir şeyi vaadetmiyeceğiz.Hep doğruları konuşacak,hep doğruları yapacağız.
Belki her doğruyu,her yerde söyleyemeyeceğiz, ama,asla hiç bir zaman yalan da konuşmayacağız.”
Öyle de yaptın.Biz de şahidiz, dünya da şahit ki sen hiç bir zaman diğer siyasiler gibi yalan konuşmadın.
Zaten seni onun için sevdik…
Hep birlik dedin.Hep beraberlik dedin.Hep kardeşlik dedin.
Partinin adını bile “Büyük Birlik” koydun.
Bunun için yaşadın, bunun için şehid oldun.
Seni onun için sevdik…
Yedi buçuk yıl mamak zindanların da suçsuz yere yatıp, Tahliye olacağını davanın avukatı sana haber verdiğinde ve sevinmen gerektiği bir halde üzüldüğünü görünce,
-Sevinmedin mi Muhsin başkan, deyince,
– Benim burada kalmam ülküdaşlarım için bir moraldi.şimdi onlar üzülecekler,deyişin vardı ya.
Seni onun için sevdik…
Yedi buçuk yılın ardından,Mamak tan tahliye olur olmaz,daha eve gitmeden dosdoğru Necati Bey caddesindeki “Bizim Ocak”a gelip,”Nerde kalmıştık arkadaşlar” deyişin vardı ya,
İşte seni Onun için sevdik…
Cezaevi ‘nden çıktıktan yaklaşık bir yıl sonra,geç saatte, bir program sonrası evine gelip derin uykuya daldığında,telefonun çalınca,uyanıp, ” kim o” dediğinde karşındaki sesin,”Ben Zeki Kaman.
Muhsin Başkanım,intikam almak için beni öldürmeniz ananızın ak sütü gibi hakkınız.
Ben sizlere çok işkenceler, çok zulumler yaptım.Olümu hak ettim.
Ama yalvarıyorum,beni bir an önce öldürün.Günlerim,gecelerim kabusa döndü.Ne olur beni bir an önce öldürün”
Dediği anda, vucud kimyan bir anda değişmiş,o işkence atmosferinde bulmuştunuz kendinizi.
Sonra birden,peygamberimizin Mekke yi fethettiği,önünde toplanan halka,”Bize çok zulumler, işkenceler yaptınız.Ama bugün intikam alma günü değil-dir.Islamda yeniden dirilme günüdür”deyip herkesi affettiği…
Ölüm bekleyen insanlar affedilmenin çılgın sevinciyle koşarak evlerine döndüğü..
Fakat bir kadının peygamberimizin önünde başı yere eğik bekledigini…
Peygamberimizin ona”Sen neden gitmedin?diye sorduğunda,ve kadın başını kaldırdığında,”beni de mi affettin ya Rasulallah…Benim suçum affedilecek gibi degilki” dediğinde,bu kadının Uhud Savaşında amcası Hz.Hamzayi öldürüp,ciğerlerini ağzında sakız gibi çigneyen Hind olduğunu gördüğünde,peygamberimizin nasıl bir haleti ruhiye içerisine girdiği o muhteşem tabloyu hatırladın…
Ve peygamberimizin Hind’e “Hadi git,seni de affettim.Ama senden bir ricam var;şen benim gözüme görünme,çünkü seni gördüğümde amcamı hatırlıyorum” deyip, ağlamaya başladığını hatırladın.
….Ve size işkence yapan ekibin başı olan Zeki Kaman a dedinki;
“Zeki Kaman,Biz intikam almak için insanları öldüren bir inancın mensupları değiliz ki…Biz insanları diriltmek için gönderilen bir inancın mensuplarıyız.Seni niçin öldürelim.Hem seni intikam için öldürürsek katıl oluruz”.
Bu sözünüzü duyan Zeki Kaman,”şimdi siz beni öldürmeyecek misiniz?”
Deyince,Hayır öldürmeyeceğiz,dediginizde,bir müddet şaşkınlıktan sesi soluğu kesilen Zeki Kamanın,
“Madem öyle,size yalvarıyorum Muhsin başkanım,bana hakkınızı helal ediniz.”deyişi üzerine sizin;
“Zeki Kaman,hatasını anlamak,bundan özür dilemek,helallik istemek insanlara ait bir özelliktir.
Madem ki siz bunları düşünebildiniz, benim hakkım size ananızın ak sütü gibi helal olsun.
Ancak, ben sadece kendimle ilgili hakkımı helal ediyorum.
Diğer arkadaşlarımın hakkını helal etme yetkim yok.Onlardan da teker teker arayıp helallik alman gerekir.”
Deyişini hatırladık.
Seni onun için sevdik…
Sen asrın katıksız Alpereniydin.Hoca Ahmet Yesevî nin anadoluya gönderdiği Türkistan dervişlerinin zamanımızdaki bir “numune i imtisaliydin”
Hiç yanlış yapmadın.
Bizi mahcup etmedin.
Dosta düşmana,iyi bir müslüman,nasıl olurmuş,iyi bir Türk İslam ülkücüsü nasıl olurmuş gösterdin.
Onun için sevdik seni…Yolun yolumuz, davan, davamız dedik.
Rabbim seni Rasulullah ‘ın Livaül-hamd sancağı altında haşerelesin Bizi de seninle…
Mekanın cennet olsun,Anadolu nun yağız delikanlısı..