Rusya–Ukrayna Savaşı’nın birinci ayını doldurduğu günlerde, NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi, Belçika’nın başkenti Brüksel‘de, 30 ülkenin liderlerinin katılımı ile gerçekleşti. Yine aynı günlerde, Belçika’da, AB liderleri toplantısı yapıldı. Peşine dönem Başkanlığını Almanya’nın yaptığı G7 Ülkelerinin Liderleri toplantısı gerçekleştirildi. Her üç toplantıda da Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle ilgili önemli ve çok boyutlu kararlar alındı.
Zirve öncesi açıklama yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg; Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarının sonuçlarını ele alınacağını, Çin’in bu krizdeki rolünün tartışılacağını ve NATO’nun savunmasını güçlendirmek için atacağı adımlar hakkında yeni kararlar alınacağını belirtti.
NATO zirvesi öncesinde; AB ülkelerinden cumhurbaşkanı ve başbakan düzeyinde Türkiye’nin ziyaretçileri oldu. Bu ziyaretler, Türkiye’nin önemini ön plana çıkarması bakımından önemli iken diğer yandan Türkiye’den gizli açık nelerin istendiği bilmediğimizden endişeli bir durumdur. Türkiye için değil, kendi menfaatleri için gelmişlerdir.
Ukrayna’nın NATO’ ülkelerinden istediği yardım talepleri, NATO ülkelerinin savaşa girmesine neden olabilecek niteliktedir. Uçak verin, hava sahasını kapatın, hava savunma sitemi verin, silah verin, füze verin vb. talepleri, NATO’nun karşılaması halinde otomatikman NATO üyesi ülkelerin tamamı Rusya- Ukrayna Savaşına girmiş sayılır. Ukrayna, NATO ülkesi olmadığı için haklı olarak NATO, “bu bizim savaşımız değildir”. diyor.
Ukrayna’yı NATO’ya girmesi konusunda cesaretlendirenve Rusya karşısında destekleme sözü veren asıl Amerika olduğu halde, Rusya ile savaşa girmekten kaçınmaktadır.
AB Bloku ülkeleri ile Amerika, Rusya’ya karşı yaptırımlarla yetinir iken, Türkiye’nin de Rusya’ya yaptırım yapmasını, Türkiye’nin, Rusya’ya ambargo koymasını istemektedir.
Sanki gizli bir el, NATO’nun savaşa girmesini, dolayısıyla Türkiye’nin Rusya’ya karşı savaşa katılmasını istenmektedir.
NATO, Varşova Paktı ülkelerine karşı kurulmuş uluslararası savunma amaçlı askeri bir teşkilattır.
İkinci Dünya Savaşı sürecinde, Müttefik Devletler adına,İngiltere Başbakan Churchill, Türkiye’nin savaşa girmesini sağlamak amacıyla, 30-31 Ocak 1943 tarihinde Türkiye’ye gelmiş, Cumhurbaşkanlığı treni içerisinde, iki gün süren oldukça gizli ve hararetli görüşmeler yapılmış. Bütün baskılara karşı direnen, gösterilen havuca kanmayan Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ, tarafsız kalarak Türkiye’yi 2. Dünya Savaşınagirmekten kurtarmıştır.
Türkiye’yi yöneten siyasi irade, tıpkı İsmet İNÖNÜ gibi tarafsız kalmaya özen göstermekle doğru bir yol izlemektedir.
Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşı sürecinde, hem barış sağlayıcı, hem de çatışmayı önleyici bir görev üstlenmektir. Türkiye; NATO üyesi ülkeleri arasında hem Rusya ile hem de Ukrayna ile doğrudan görüşebilen tek NATO üyesi devlet olması bakımından önemli bir ülke konumundadır.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş devam ederken, Rusya ve Ukrayna temsilcilerinin 28-30 Mart 2022 tarihlerinde, NATO üyesi Türkiye’de, ateşkeş görüşmesini yapacak olması önemlidir.
Söz NATO’dan açılmış iken 1988 yılında İngiltere’de bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
İngiltere’de, 1987-1988 yılları arasında, Kent Üniversitesinde öğretmen eğitimi konusunda staj yapar iken NATO’da askerlik yapmış bir subayın evinde 6 ay kadar kaldım.
Evin hanımı, beyi ve Ekrem ismindeki Şube Müdürü arkadaşımla birlikte, 4 Nisan 1988 gecesi, Televizyondaki haberde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) nun, 4 Nisan 1949′da 12 ülke tarafından kurulduğundan,
NATO’yu kuran 12 devletin; 1. Amerika Birleşik Devletleri, 2. Belçika, 3. Birleșik Krallık (İngiltere), 4. Danimarka, 5. Fransa, 6. Hollanda, 7. İtalya, 8. İzlanda, 9. Kanada, 10. Lüksemburg, 11. Norveç, 12. Portekiz olduğundan,
Kore Savaşı sonrasında, 1952 yılında, Türkiye ile Yunanistan’ın birlikte NATO’ya alındığından, 1982 yılında 16. Devlet olarak İspanya’nın NATO’ya kabul edildiğinden,
Kuzey Atlantik Antlaşması’na dayanarak kurulanuluslararası askerî ittifak olduğundan, örgüt üyelerine herhangi bir dış güçten gelebilecek saldırıya karşı, ortak savunma yapılacağından,
Bahsediyordu.
Yunus gönüllü, hümanist düşüncede olan ben, evine beyine “Türkiye ve İngiltere dost ülkedir. İki ülkede NATO’da, iki ülkede aynı safta, aynı düşmana karşı Kore’de omuz omuz savaştı” dediğimde.
Ev sahibi erkek “Hayır biz Türkiye ile dost değiliz” dedi. Şaşırdım. Hiç beklemiyordum. Neden diye sorduğumda “Galli-poli” dedi. Anlamadım. Tekrar etti. Yine anlamadım. Sonra sözlüğü getirdik bir baktık ki “Gelibolu” demek istemiş.
Hadi söyle neden dost değilsiniz? Diye sorduğumda; “Türkler, Gelibolu’da bizi öldürdü, İngiliz gemilerini batırdı” dedi.
Peki ne işiniz vardı Gelibolu’da? diye sorduğumda “ÇarlıkRusya’sına yardım etmek geldik” dedi. İngiltere’nin doğusundan, Baltık Denizi’nden Rusya gitseydiniz ya dedim.
Devamında Türk ülkesini işgal için topla, tüfekle, savaş gemisi ve uçaklarla gelirseniz bizde gemilerinizi Çanakkale’nin serin sularına gömeriz. Uçaklarınızı düşürür, Çanakkale’ningeçilmezliğini sizlere gösteririz dedim.
NATO kurucusu İngiltere vatandaşı ve yıllarca NATO’da görev yapmış bir İngiliz subayının bakış açısı bu arkadaşlar. Müttefiklik yok, dostluk yok, ortaklık yok.
Bu konuşmadan sonra Ortaokul ve Liselerdeki Tarih dersiöğretim programlarının gözden geçirilmesi gerektiğine inandım.Dostluk, düşmanlık, müttefiklik kavramlarının yeniden tanımlanması ve Tarih şuuru verilmesine özen gösterilmesi gerektiğine bir kere daha inandım.
Hey gidi günler hey! Çocukluk ve gençlik yıllarında Amerika’yı ve NATO ülkelerini nede çok sever; ne nede çok güvenirdik. Artık güven bunalımı yaşıyoruz.
Hiçbir NATO ülkesi Türklerin güvenliği için Türkiye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için kendi çocuklarını savaşa sürmez. Türkler için ölmezler. Türkler için kanlarını akıtmazlar.
Yakın tarihte Suriye içlerinde yaşayan terör örgütü mensupları sınır şehirlerimize füzeyle roketle saldırırken, NATO üyesi bazı ülkeler; yapılan saldırı karşısında, Türkiye’yi koruyacaklarına, Türkiye’den hava savunma sistemlerini söküpgitmişler ve Türkiye’yi savunmasız bırakmışlardır.
Başta Amerika, AB Bloku ülkeleri ve Kanada, Türkiye’ye karşı yaptırım uygulamaktadır. Savunma Sanayimizi için gerekli araç gereci bize parasıyla satmamakla Türkiye’ye karşı silah ve teknik malzeme ambargosu uygulamaktadır.
NATO’nun en büyük ordusuna sahip başat ülke konumundaki Amerika, parasını ödediğimiz halde F-35 savaş uçaklarını Türkiye’ye vermedi. Hatta F-35 Ortak Yapım Proje’nden Türkiye’yi tek taraflı olarak ortaklıktan çıkardı.
Güya Amerika Türkiye ile müttefik. Hatta stratejik müttefikkonumundadır. Şimdi yapılanlar dostluğa, müttefikliğe sığan bir davranış mı? Nasıl ortaklık bu? Nasıl müttefiklik bu? Yoksa yıllarca NATO da görev yapmış İngiliz Subayının dediği gibi “Biz Türkiye ile dost değiliz” mi demek istiyorlar…
Türkün Türk’ten başka dostu yoktur. Buna bir kere daha inandım. Uluslararası ilişkilerde, diplomaside ulusların dostluğu diye bir durum yoktur. Var olan şey, ülkelerin çıkarlarıdır. Afganistan’da NATO’da Eğitim Danışmanlığı yaptığım 2011-1014 yılları arasında bu gerçeği geçte olsa öğrenmiş bulunmaktayım.
Namık Kemal YILDIZ
Harika bir analiz harika bir yazı,emeginize saglik