Deist ve Ateistlere Birkaç Hatırlatma

Ülkemizde yaşayan deist ve ateistlerle sohbet ederken, Allah’ın varlığı, dünyanın yaratılışı, Kur’an ve peygamberlere inanmak konusunda ilginç düşüncelerine şahit oluyoruz.
Bu düşüncelerin özü şu cümlelerde toplanıyor.
– Bir yaratıcı yoktur. Evren kendiliğinden, tesadüfen oluşmuştur.
– peygamberlik müessesesi de yoktur. Bazı kişiler, kendi uydurdukları bir takım düşünce ve kuralları, kutsallik oluşturmak, kitleleri etkilemek için Yaratıcı Tanrıdan aldıklarını söyleyip, halkı kandırmışlardır.
Dolayısıyla kutsal kitapların da aslı yoktur. Peygamberliğini iddia edenler tarafından uydurulmuştur.
Bilhassa deistler, Yaratıcı bir Tanrı vardır ama, kutsal kitaplara ve Peygamberlere inanmıyoruz.
Zaten Peygamberler eski cağlarda yaşamış, bilimsel gerçeklerden mahrum, cahil insanlardır. Biz onlardan daha bilgiliyiz…diyor.
Ben burada, ateist ve deistlerin Kur’an ile ilgili gerçeklerden uzak iddialarına bir kaç gönderme yapmak istiyorum.
Onlara, Peygamberlere ve Kuran’a neden inanmıyorsunuz?
Siz hiç Kur’an okudunuz mu? dediğimizde,
– Tabi ki okudum. Kadınlara babanın mirasından, erkeğin yarısı kadar verip, haksızlık yapıyorlar. kadınları dövün diyorlar.
Hem peygamberler, ilkel çağların adamları. Cahil kişiler, bize yol gösterecek ne bilgi ve meziyetleri olabilir ki?
Şimdilik bu iddiaya biraz bakalım.
Kur ‘an sadece mirastan ve kadınları dövün (ki öyle değil) ifadelerinden mi ibaret?
Günümüzün Avrupalı bilim adamlarını bile hayretler içinde bırakan gerçekler yok mu?
Bir kaçını aktaralım.
Kur ‘an diyor ki;
“Biz yakın göğü, yıldızlarla süsledik”
Saffat Suresi,ayet-6
“Biz dünya semasını yıldızlarla süsledik”
Mülk süresi,ayet-5
“Gökyüzüne ve Tarık a yemin ederim. Tarık’ın ne olduğunu nerden bileceksin? O, karanlığı delen yıldızdır.
Tarık Suresi,ayet-1-2-3-4.
“Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar. (döner yani kendi ekseni etrafında).
İşte bu aziz ve alîm olan Allah’ın takdîridir.
Ay için de bir takım menziller (yörüngeler) tayin ettik.
Nihayet O, eğri hurma dalı (hilal) olur da geri döner.
Ne Güneş Ay’a erişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.”
Yasın Süresi,ayet-38-39-40
Bu ayetlerde dünyanın dönüşü bu günkü bilimin izah ettiği şekilde anlatılmış.
O çağlarda yaşayan bir peygamber bunları nasıl biliyor?
Bu ayetleri okuyan Fransız bilim adamı Morris Bucoille, Kur ‘an karşısında hayranlığını gizlemeyerek müslüman olmuş.
Teferruata boğmak istemiyorum.
O dönemde peygamber olan bir insanın asla bilemeyeceği böyle nice ayetler var.
“Dünyanın deve karnı gibi(yumurta gibi, elips) yaratıldığı…”
“Çocuğun anne karnında asılı(muallak)olan bir parçadan yaratıldığı…”
“Çocuğun üç karanlık odadan geçirilerek yaratıldığı..”
Avrupalı bilim adamları Kuranın bu ve benzer ayetlerini okuduğu zaman, “O dönemde yaşayan bir insanın bugün yeni ulaştığımız bu gerçekleri bilmesi mümkün değildir.
Kur ‘an insanüstü bir kaynaktan gelmektedir, diyorlar.
Ama bizim, bu batılı bilim adamlarına hayran olan deist ve ateist tosuncuklara, Kur ‘an nedir? dediğimizde, cahil bir çöl adamının uydurduğu hikayelerden oluşan bir kitap diyorlar.
Nereden anladın deyince de, Kur’an da, kızlara yarım miras veriliyor, diyorlar.
Koskoca kitapta bu ayeti görmüş sadece garibim.
Adama diyorsun ki, bana devenin tanımını yap.
Diyor ki kuyruğunda kıl olan bir varlık.
Bu mu şimdi devenin tanımı?
Ne kadar üzücü değil mi?
Çağdaşlığın, Batılı bilim adamlarının eserlerini okuyarak kazanılacağını, bilimden başka gerçeğin olmadığını söyleyen bizim deist ve ateistler, peşinden gittiği Batılı bilim adamlarının Kur ‘an hayranlığını anlayamayacak kadar bilim ve çağdaş kültürden yoksun.
Gerçekler onların beyinlerini rahatsız ediyor. Onun için gerçekleri okuyup araştırmaktan kaçıyorlar.
Ama ne tuhaftır ki, gerçekler gökteki güneş gibi parıldıyor…

Bunları da sevebilirsiniz