Bu konuyla ilgili bir çok yorum okuyorum.
Hepsi de basıt,sığ,olayın özünden uzak yorumlar.
Biliyorum,Bu konuda kalem oynatmak çok tehlikeli.Arı kovanına çomak sokmak gibi bir şey.
Ama,bu konu için canlarını feda eden,Eşref Bitlis,Uğur Mumcu ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun da ödedigi bedelin heba olmasına engel olmak lazım.
Türkiye nin başını yiyen konu budur.
Nasıl mı?
DERİN YAPI dediğimiz bir olgu var bu ülke nin merkezinde.
Siyaseti dizayn eden,şartlarını kabul edeni iktidara getiren,etmeyeni alaşağı eden..bir yapı.
Zaten Uğur Mumcu da bu yapının Apo ile irtibatli oldugunu tesbit ettiğini,bunu yazacağını söylediği için öldürülmedi mı?
Eşref Bitlis,”bana müsade verin,bir haftada Pkk yı bitireyim”dediği için öldürülmedi mı?
Muhsin Baskan”Bu can ,bu bedende olduğu müddetçe mayınlı araziyi İsrail e verdirmeyecegim”dediği için öldürülmedi mı?
İngiliz kontrolündeki bu derin yapının bir elemanı da Apo dur.
Bunu tesbit eden yüzlerce belgeye ulaşmak mümkün.
Zaten,Apo’ya karşı gösterilen kollayıcı tutumla,camaat tabanına karşı sergilenen yok edici tutum bize gerekli ipucunu veriyor.
Şimdi Sayın Cumhur başkanının bizleri bu derin yapıya karşı uyarmak için sarfettiği bu cümlenin içeriğini biraz kurcalayalım.
Demirtaş Apo’ya neyin hesabını verecek?
Bence Cumhurbaşkanının bu uyarıcı ifadesi çok büyük sırları ifşa ediyor.
Milleti derin yapıya karşı uyaracak böyle net bir ifade,bugüne kadar,Muhsin Başkanın dışında hiç bir siyasetçiden duymadım.
Eğer taban bu mesajdaki şifreleri çözerse,pkk yı bitirecek ilk adımı atmış oluruz.
Şöyle ki;
Aslında Demirtaş,83 milletvekili çıkarttığı seçimin ilk gecesinde,Hdpkk örgütlerinin o güne kadar hiç telaffuz etmediği iki mesaj verdi;
Birincisi ,”pkk derhal şartsız silah bırakmalıdır.”
Demirtaş da dâhil,hiçbir Hdpkk li o güne kadar silah bırakma konusunda bir kelime dahi söylememişti.
Hatta barış sürecinde bile silah bırakmaktan söz edilmedi.
Tam tersine,neden silah bırakılsın ki..bariş süreci olumlu bir şekilde sonuçlanıncaya kadar silah bırakmak olmaz.Silah bir güvencedir.
Demirtaş da böyle diyordu.
İkinci mesaja gelince,bu da çok önemli bir çıkışdı.
Hdpkk tarihinde hiç bir zaman böyle bir demeç verilmemişti.
O günlerde 3 tane güvenlik görevimiz şehit olmuştu.
Demirtaş dedi ki,” Bu çocuklar bizim de çocuklarımız.Bilsem ki provokasyon olmayacak,gider cenazelerine katılırım.Anne ve babalarının elini öperim.Başsagligı dilerim.”
Yani Demirtaş o secimde baktı ki,kendisine Kürtler kadar,Türkler de oy vermiş.
Bu sonuç onda,”Türkiye partisi olma”düşüncesini doğurdu diye düşünüyorum.
Silâhı bırakarak demokratik bir yolla etkili olma düşüncesine sahip oldu.
İşte bu değişiklik,hem derin yapının,hem de pkk nın,ve de onların arkasındaki küresel odakların ödünü patlattı.
Hep birlikte harekete geçtiler.
Bir otelde 30 küsür kişiyi katlettiler..bunun ardından Demirtaş’ın maruz kaldığı sürece geldik.
Bana göre bu süreç,Hükümetin iradesi ve tasarrufu dışında gelişen bir süreç.
Biliyoruz ki,hükümetler derin yapının dayattığı iradenin hepsine karşı çıkabilme iktidarına sahip değildir.
İşte Sayın Cumhur başkanı bu çıkışıyla,derin yapı ile Apo,pkk arasındaki irtibatı deşifre ettiği gibi,bize de bu konuda gerçeği görebilmenin kapısını açmıştır.
Kısacası derin yapı,elinde,siyaseti dizayn etme aracı olarak tuttuğu Hdpkk olgusunu,silahlı terör vasfından,demokratik bir yapıya dönüşmesine izin vermiyor.
Aykırı çıkış yapmak isteyenleri,pkk ya..Apo ya havale edip cezalandırıyor.