Yaklaşık 6 ay kadar önce,derin devletin gözdeleri ve fail-i meçhul cinayetlerin kralları;
Mehmet Ağar
Alaattin Çakıcı
Engin Alan ve
Korkut Eken Side’de birlikte yemek yiyip kameralara poz verdiğinde bir yazı yazmıştım.
Bu yazımda,Türkiye 1993 lü yıllara hazırlanıyor demiştim.
Anlayanlar oldu,anlamayanlar oldu.
Bu zaman zarfı içerisinde,Ne demek istediğimin anlasılmasina yardımcı olacak bir çok olay gerçekleşti.
Ülkücü hareketin önemli isimlerinden bazıları dövüldü.
Sokak hareketlerini tetikleyecek tahrik edici demeçler verildi;
“Daha durun.Daha neler olacak.sokağa bile çikamiyacaksiniz” gibi..
Ve…
Ardından “Türkeş Vakfının,Türkeş’i anma toplantısı” basıldı.
Ülkücü hareketin duayenlerinden bazı kişiler dövüldü.
Kafaları kırıldı.Ortalık kan gölüne döndü.
Türkiye yi yönetenler,mal ve can guvenligimizden sorumlu olanlar,onların güdümündeki basın yayın organları olaya Fransız! kaldı.
Emniyet de tabiki dogal olarak! iş bitene kadar olaya seyirci kaldı.
İç çatışmanın bundan daha belirgin işareti olabilir mi?
Bu Olaylar Nasıl Bir Sonuç Dogurur.
Baskına uğrayanlar,saldırıda yaralananlar,polisin güvencesinden mahrum kalanlar doğal olarak bir faaliyet yaptıklarında,kendilerini korumak için tedbir alacaklar.
Bu da karşılıklı çatışma doğuracak.
Derin yapı tecrubelidir.
12 eylülde,sağın ve solun arasına ajanlarını,provokatörlerini sokup Turkiyeyi darbeye hazırladığı gibi,şimdi de tarafların arasına yerleştirdiği provokatörlerle iki tarafı kızıştıracak.
İç çatışmalar körüklenecek.
Türkiye bir kaos ortamına sürüklenecek..
Ülke zaafa uğratılacak.
Olağan-üstü tedbirler devreye girecek.
Seçimler bu şartlarda yapilacak.
Tüm kontroller olağanüstü hal’in mimarlarında olacak.
Biz bu işlerle uğraşirken;
Pkk,saldırılarına hız verecek.
YPG,uluslararası emperyal güçlerin korumasında bağımsızlığını ilan edecek.
Ve Irak Bölgesel yönetimi gibi(Barzani devleti)kabul edilecek.
Kırmızı çizgiler kalkacak.
Bu atmosferde,kendinden ve partisinden önce ülkesini ve devletini düşünenlerin,asla uğradığı baskınlara cevap vermemeleri gerekir.Daima barış dilini kullanmaları icabeder.
12 eylül tecrübesinden güç alarak bu tezgahı bozmak boynumuzun borcudur.
Bu millete hizmet etmek isteyenler;
Dayak yiye yiye,vurula vurula,mahrumiyetler yaşayarak,barış ve kardeşlik dilini kullanarak yoluna devam etmek zorundadır.
Bu süreçten,başka kurtuluş yolumuz yoktur.
Sokağa inmek,saldırılara karşılık vermek,derin yapının projesine hizmet etmekten başka bir işe yaramaz…
Sokağa çağıranlara asla itibar etmemek gerekir…