Hedefin, amacın nedir diye soranlara ben somut bir kavram sunamıyorum.
Çünkü bu hayattaki tek hedefim uzanabildiğim kadar insana uzanmak ve imkanlarım dahilin de yardımcı olabilmek, dertlerini paylaşabilmek. Bir yüzdeki bir gülüşe sebeb olup, mutlu olabilmek. Amacım ise yaşadığım müddetçe başı dik, ayakları üzerinde aileme layık olabilmek. Benim hayat amacım çok paralar kazanmak değil, insan olarak başarılı olmak. Gönlü güzel insanların gönüllerinde olmak. Çünkü insanlarda bırakılan intibanın geri dönüşü onur vericidir. En büyük zenginlik budur.
Elbet benimde daha genç yaşlarda somut isteklerim oldu. Herkesin hayalleri gibi.. ev,araba ne bilim lüx yaşam gibi. Fakat bunları elde edince mutluluğun somut kavramlarda olmadığını anladım. Her şeyi olan ama mutluluğu olmayan insanları tanıdım. Çünkü paylaşabilecekleri hiç kimseleri yoktu. Para ile satın alınabilecek sevgi ve dostluklarından başka..
Daha çok hırslanmak daha fazlasını isteyip nefsime yenik düşmek beni yok edebilir öldürebilirdi. O yüzden yaşamanın anlamının somut nesnelerle değil soyut şeylerle olduğunu keşfettiğiniz gün uzaklaşırsınız her şeyden. Ben bu yüzden izole yaşıyorum diyebilirim. Vaktimi daha çok aileme ayırıyorum ve mutlu oluyorum diyebilirim.
YARDIM İÇİN MADDİ GÜCE GEREK YOK, AYNI DÜŞÜNCEDE KİTLEYE ULAŞMAK YETERLİ.
Eğer birilerine yardım etmek isterseniz maddi gücüm mü var demeyin. Yardım etmek sadece maddiyat ile olmaz. Henüz bir anne değilim ama çocuklara olan duygusallığım bir başkadır. Çocuklar ile yıldızımın çabuk kaynaştığı bilinir. Benim için komşu çocuğu da, sokak çocuğu da, Suriyeli çocukta hepsi birdir. Bu Dünya’da çocukların yaşam hakkını elinden alan hiçbir din, hiçbir kavga ve hiçbir savaş haklı değildir. O yüzden bir çocuğun ayrımı olamaz. Çocukken izlediğim ve içimde kalan bir film vardı ‘’Uçurtmayı vurmasınlar anne’’ . Çocuklar ile ilgili birçok yardım kampanyası var.
Lösemili çocuklar, limsesiz çocuklar, madde bağıölısı çocuklar gibi.. Fakat cezaevlerinde anneleri ile birlikte büyümek zorunda olan çocuklar için bir şey yapıldığını görmemiş duymamıştım. Görev aldığım STK lar üzerinden 3000 kişiye ilk paylaşımımı yaptım. Para kabul etmeden herkes kendi çocuğuna alır gibi 1-5,99 yaş arası herkes birşeyler alıp bize gönderebilir dedim. Oyuncaklar, saç tokaları, toplar, bisikletler, giyecekler, kalem kitap boyalar gibi bir çocuğun büyümesinde temel gereksinim oluşturan birçok eksik ulaştı. Ulaştırdığımız cezaevinde ise kadın mahkumların olduğu alana girdim. Gördüğüm manzara düşündüğümden daha üzücü idi. Devletin sağladığı imkanlar olsa da ihtiyaç olduğu belliydi. Çocukları için sevinçle bakan gözleri görünce içimden bir ses iyi bir şey yaptın dedi.
İŞTE O GÜN TARİHE BİR NOT DÜŞMÜŞTÜM.
Bir sürü çocuğum olmuş gibi sevinmiştim.
Sonrasında ise yılın en iyi yardımlaşma STK ödülleri arasında dereceye girerek Sn. Binali Yıldırım tarafından ödül verilmişti. Tabi isterdim ki bu yardımı büyütebilseydim ve yurdum geneli yapılsaydı. Kısacası; mutluluk ve başarı buydu. İçinde ticari amacı olmayan yardımlar, basamak için kullanılmayan yardımlar, gönülden yapılan yardımlardır.
Sevgi bu Dünya’ya gelirken bize sunulan tek sermayemizdir. Sevgi bir zincirin halkaları gibidir. Paylaştıkça çoğalır. Sevgide birleşen gönüllerin bir olması dileğimle …